Ceza Hukukunda Zorunluluk Hali
Meşru müdafaada failin kendisine veya başkasına yöneltilmiş bir “haksız saldırı” , zorunluluk halinde ise failin kendisine veya başkasına yöneltilmiş “ağır ve muhakkak bir tehlike” söz konusudur. Fail, tehlikeden kurtulma veya başkasını kurtarma zorunluluğu altında hareket etmektedir. Örneğin, çocuğu ağır hastalanan ve mali durumu kötü olduğu için sağlık giderini karşılayamayacak bir annenin başkasına ait sağlık karnesini kullanarak çocuğunu tedavi ettirmesi halinde, annenin fiili zorunluluk halinden kaynaklandığından kendisine ceza verilmez.
Yerleşik Yargıtay kararlarında zorunluluk halinin varlığının kabul edilebilmesi için “tehlikeye ve korunmaya ilişkin” şu şartların birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır:
- “Zorunluluk hali” kapsamında tehlikeye ilişkin şartlar şunlardır;
- a) Devam eden ağır ve muhakkak bir tehlike olmalıdır.
- b) Tehlike bir hakka yönelik olmalıdır.
- c) Tehlikeye bilerek neden olunmamalıdır.
- “Zorunluk hali” kapsamında korunmaya ilişkin şartlar şunlardır;
- a) Tehlikeden başka türlü kurtulma imkanı bulunmamalıdır.
- b) Tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmalıdır.
- c) Failin tehlikeye karşı koyma görevi bulunmamalıdır.
5237 sayılı TCK’da zorunluluk hali bir hukuka uygunluk sebebi şeklinde değil, kusurluluğu ortadan kaldıran bir sebep olarak düzenlenmiştir. Yani, zorunluluk hali kapsamından işlenen fiil kasten işlendiğinden suç meydana gelir, ancak fail kusurlu kabul edilmediği için kendisine ceza verilmez.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 223/3-b maddesine göre, zorunluluk hali altında suç işleyen fail hakkında “beraat” değil, TCK’nun 25/2 maddesi gereğince “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı verilmelidir.
BU KONU HAKKINDA UZMANIMIZDAN HEMEN BİLGİ VE DESTEK ALMAK İSTERSENİZ
LÜTFEN FOR YOU BİLİŞİM İLETİŞİM HATTIMIZI ARAYINIZ!..