Kasten Yaralama Suçu Nedir? (TCK 86)
Kasten yaralama suçu, bir kimsenin vücuduna acı verilmesi, sağlığının veya algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan etkili bir eylem işlemek suretiyle zarar verilmesidir. Kasten adam yaralama suçu, TCK m.86 ve m.87’de ‘vücut dokunulmazlığına karşı suçlar’ başlığı altında düzenlenmiştir. Kasten yaralama suçunu; basit kasten yaralama (TCK m.86) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama (TCK m.87) suçu olarak ikiyi ayırmak mümkündür.
Kasten yaralama suçunda korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğü olup, suçun konusunu mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni ya da ruhsal varlığı oluşturmaktadır. Failin yaptığı hareket sonucu, maddede belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse, yaralama suçunun oluşacağında tereddüt yoktur. Bu sonucu doğurmaya elverişli olan tüm hareketlerle kasten yaralama suçunun işlenmesi mümkündür (YCGK-K.2014/289). Örneğin, bir kimseyi kolundan tutup sert bir şekilde çekerek acı çekmesine neden olan fail, kalıcı hiçbir fiziksel etki bırakmasa bile kasten yaralama suçu işlemiş olur.
Hukuka aykırı bir eylemin yaralama suçu oluşturabilmesi için, eylemin mağdurun “vücuduna acı vermesi”, “sağlığını bozması” veya “algılama yeteneğini bozması” gerekir. Netice olarak üç halden herhangi biri gerçekleşmemişse, fiil, yaralama suçu olarak değerlendirilmeyecektir.
- Mağdurun Vücuduna Acı Verme Suretiyle Yaralama: Vücuda acı verme, insan bedeninde herhangi bir düzeyde hissedilen acıyı ifade etmektedir. Örneğin, bir kimseyi tartaklayarak acı çekmesine neden olmak basit yaralama suçu oluşturur.
- Mağdurun Sağlığının Bozulması Suretiyle Yaralama: Sağlığın bozulması, mağdurun ruhsal veya fiziksel sağlığının hukuka aykırı eylem neticesinde bozulmasını ifade eder. Sağlığın bozulması sürekli olabileceği gibi geçici bir durum da arz edebilir. Örneğin, failin eylemi neticesinde mağdurda fiziksel veya ruhsal bir hastalık meydana gelmesi, sağlığın bozulması suretiyle yaralama suçuna örnektir.
- Mağdurun Algılama Yeteneğinin Bozulması Suretiyle Yaralama: Algılama yeteneğinin bozulması; fiil nedeniyle mağdurun ruhsal durumunun değişmesi, sağlıklı düşünme, anlama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin ortadan kalkması halinde meydana gelir. Uygulamada savcılıklar tarafından algılama yeteneğinin bozulması gerekçe gösterilerek ceza davası açılmamaktadır.
BU KONU HAKKINDA UZMANIMIZDAN HEMEN BİLGİ VE DESTEK ALMAK İSTERSENİZ
LÜTFEN FOR YOU BİLİŞİM İLETİŞİM HATTIMIZI ARAYINIZ!..